Kıyamet alametleri (Mehdi, Ye’cûc-Me’cûc, Deccâl ve Dâbbetü’l-Arz)

Kıyamet alametleri (Mehdi, Ye’cûc-Me’cûc, Deccâl ve Dâbbetü’l-Arz)

Kıyamet alametleri olarak hadislerde varid olan Deccâl, mehdi, Ye’cûc-Me’cûc ve Dâbbetü’l-Arz gibi hususlara inanmayı da Ehl-i Sünnet’in inançları arasında vardır. Biz böyle itikad ederiz.

HARİCİLERİN ’in, Ali b. Ebî Tâlib ’in kıyamet öncesi ehl-i beytiyle birlikte yeryüzüne döneceğini iddia ettiğini ve bu görüş BATILDIR.

Terim anlamıyla “müminleri hak yoldan saptırmaya çalışacağı düşünülen ve kıyamet alâmetlerinden sayılan, bir takım olağandışı güçleri bulunduğu iddia edilen kişi” olarak tarif edebileceğimiz Deccâl, semavî dinlerin hemen hepsinde farklı düşüncelerle mevcuttur. İslâm’da ise Kur’ân’da adı bizzat zikredilmemekle beraber, buna işaret eden bir takım ayetlerin varlığı genelde kabul gören bir görüştür. Söz konusu âyetlere ilaveten, Hz. Peygamber’den naklolunan birçok hadisin de varlığı, Ehl-i sünnet uleması başta olmak üzere birçok İslâm âlimi deccâl’in yeryüzüne geleceği hususunda ittifak etmiştir. Ahmed b. Hanbel, Ebû Caʿfer et-Tahavî (ö. 321/933), Eşʿârî, Mâtürîdî, Ebû Bekir el-Bâkıllânî (ö. 403/1013), Abdülkâhir el-Bağdâdî (ö. 429/1037-38) ve Ebû Hanîfe gibi birçok Ehl-i sünnet âlimi deccâl’in hak olduğu hususunda hemfikirdir. Muʿtezilî ve Şiî ulemanın, Ehl-i sünnet’le bizzat paralel olmasa da, Sünnî ulemaya yakın bir takım görüşlere sahip oldukları; Hâricîlerin ise Deccâl inancını reddettiği kaynaklarda mevcuttur. . Biz böyle itikad ederiz

Sünnî mutasavvıfların savunduğu bir başka görüşe göre, kıyamet öncesinde on ikinci imam, Muhammed b. Hasan el-Mehdî, MEHDİ olarak gelerek zalimleri cezalandırıp mazlumlara sahip çıkacak ve yeryüzünde adaleti tesis edecektir. Hadis âlimleri ile Selefiyye ekolü gibi Sünnîlerin sahip olduğu bir başka görüş ise Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin’in soyundan, Medine doğumlu Muhammed b. Abdullah adlı bir mehdî kıyametten önce Mekke’de zuhur edecektir. Ehl-i kitabın Müslüman olmasını sağlayacak ve yeryüzünde adaleti tesis edecek; ardından Hz. Îsâ gökten inecek ve onunla birlikte Deccâli öldürüp devleti Hz. Îsâ’ya teslim ederek vefat edecektir. Bir diğer görüş ise mehdî telakkisini reddedenler olup, Kâdî Abdülcebbâr, İbn Haldun (ö. 808/1406), Reşîd Rızâ (ö. 1935) gibi bazı âlimlerin görüşüdür. Bunlara göre mehdilik için yeterli delil mevcut değildir. Çağdaş bazı âlimlerin kabul ettiği dördüncü görüş ise mehdilikten ziyade, tarih boyunca belirli zamanlarda ve yerlerde belirli aralıklarla, dinî hayata katkı sağlayan, Müslümanların birliğine ve dirliğine hizmet eden bazı seçkin kulların müceddid olarak gönderileceği inancıdır.

Hem Yahudilik ve Hıristiyanlıkta karşılığı bulunan, hem de İslâmiyet’te karşılığı bulunan YE’CÜC VE ME’CUC kavramları dinimizde kıyametin kopmasına yakın dönemde zuhur ederek yeryüzünde bozgunculuk yapacak olan bir topluluğun adı olarak ifade edilmektedir. Kur’ân’da ye’cüc ve me’cûc’un Zülkarneyn döneminde yaşayan zalim bir topluluk olduğu ve zalimliklerine karşı set çekildiği, bir başka âyette ise kıyamet yaklaştığında onların önlerindeki engelin kalkacağı ve her tepeden akın akın saldıracakları anlatılmaktadır. Konuyla ilgili hadislerde daha geniş anlam ihtiva eden bilgiler mevcuttur. Söz konusu delillerin ışığında olaya müspet yaklaşan Ehl-i sünnet uleması ye’cüc ve me’cûc’un zuhurunu kıyamet alâmetleri arasından saymış ve hak olduğunu belirtmiştir. . Biz böyle itikad ederiz

Kıyamet alâmeti olarak bahislerde geçen kavramlardan biri de DÂBBETÜ’L-ARZ adlı kavramdır. Dâbbetü’l-arz, kıyamete yakın bir süre içerisinde, insanların emir bi’l-maʿrûfu terk ettiği, Müslümanların Allah’ın emirlerine uymadığı, hayırların kesildiği, Allah’a yönelen kimsenin kalmadığı, âlimlerin tükenip ilmin yok olduğu bir dönemde ortaya çıkacağı kaynaklarda bildirilmiştir. Dâbbe’nin nerede, nasıl ve ne şekilde zuhur edeceği hakkında da kaynaklar hemfikir olmasa da ortaya çıkışı hususunda Ehl-i sünnet ulemâsı müttefiktir. Biz böyle itikad ederiz.

Kabir Azabı ve Sorgusu

Hem kabir azabına inanmayı hem de kabirde Münker ile Nekir tarafından sorguya çekilmeye inanmayı da Ehl-i Sünnet’in alametleri arasındadır. Biz böyle itikad ederiz.

Ölülerin berzah âleminde amellerine göre sürür veyahut azapla karşılaşacakları hususu Ehl-i sünnet âlimlerinin üzerine ittifak ettiği hususlardan biridir. Ulemâ bu inancın temellendirilmesinde birçok âyet ve hadisi delil olarak kullanmıştır. Mâtürîdiyye, Selefiyye ve Eşʿariyye gibi Ehl-i sünnet ekolünün tamamı, buna ilaveten Kerrâmiyye ve Muʿtezile’nin önemli bir kısmı kabir azabının hak olduğuna; azaba müstahak olan ölülerin kabirlerinde azaplandırılacağına inanmıştır. Ancak bu azabın bedene mi yoksa ruha mı? Veyahut her ikisine de mi yapılacağı hususunda kendi aralarında ihtilafa düşmüşlerdir.

Öte yandan Cehmiyye, Ravâfız’ın önemli bir kısmı ile bazı Mürciî ve Muʿtezilî âlimler hesap ve mizandan önce herhangi bir azap görülmesini mantıklı bulmayarak kabir azabını red yoluna gitmişlerdir. Cehmiyye’nin Doğu Hanefî Fırak geleneğinde yer alıp, diğer geleneklerde rastlanmayan “Kabriyye” adlı alt fırkası da kabir azabını inkâra gidenler arasında yer aldığı nakledilen bilgiler arasındadır. Azabı kabirle ilişkilendiren Kabriyye mensupları, iğreti yaparak, yırtıcı kuşlar tarafından parçalanarak ölen veyahut cesedi yakılarak külü nehre savrulan kişilerin kabir azabı göremeyeceklerini iddia etmekte ve dolayısıyla kabir azabının mantık dışı olduğuna dikkat çekmektedirler. Benzer itirazı, Mutezilelerin kabir azabını reddedenlerinde de müşahede etmek mümkündür. Kabir azabını inkâr edenler de kabirde herhangi bir sorgunun olmayacağını belirterek Münker ve Nekir’in sorgusunu reddetmektedirler. Onlara göre bu durum imkânsızdır. Sorgu suale çekmek ise kötü bir iştir. Meleklere böyle bir kötülüğün nispet edilmesi mantıksızdır. Ayrıca ölülere hitap etmek veya onlardan herhangi bir cevap da almak mümkün değildir. Bu itikatlar yanlış ve hatalıdır.

Kabir azabının hak olduğuna inanlar, kabirde Münker ve Nekir adlı iki melek tarafından ölülerin hesaba çekileceğine de inanırlar. Ehl-i sünnet âlimlerinin kahir ekseriyeti Münker ve Nekir’in sorgu sualini icma derecesinde kabul etmektedirler ancak sorgu sualin Münker ve Nekir adlı melekler tarafından yapılacağı hususunda kısmî de olsa aralarında ihtilaf mevcuttur. Biz böyle itikad ederiz.

İbrahim YERLİKAYA

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir