Amel Defteri Hesap ve Mizan

Amel Defteri Hesap ve Mizan

Âhiret hayatıyla ilgili hesap ve mizanın ve kullara amel defterlerinin okunmasının hak olduğunu belirtmektedir. Allah’ın kullarını pek hızlı bir şekilde hesaba çekeceğini, dünya hayatında bir başkasının hakkına girerek ondan helallik almadan âhirete ulaşan kimselerin sevaplarından alınarak hakkına girdiği kimselere verilecektir. Bizim itikadımız böyledir. Aksini düşünen hatalı akaidlerde vardır.

“Kitâbu’l-aʿmâl” veyahut “suhûfu’l-aʿmâl” olarak da bilinen amel defteri Kur’ân’da “Kitab, suhûf, siccîn ve illiyyîn” gibi kavramlarla ifade edilmektedir. Ayetlere göre günahkârların amelleri siccîn adlı kitaba, Salihlerin amelleri ise illiyyîn adlı kitaba yazılacak

 Amel defterleri cennet ehli olan ashâbü’l-yemîne sağ tarafından, cehennem ehli olan ashâbü’l-şimâle de sol veya arka tarafından verilecek; herkesten kendi amel defterinin okunması istenecektir. Bizim itikadımız böyledir

Bu husus Kur’an’la sabit olduğundan, konuya dair Cehmiyye ve Dehriyye’nin haricinde herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.

Dehrîler, ateizm felsefesine sahip oldukları için kıyameti ve kıyametle ilgili hiçbir husus kabul etmemektedirler. Cehmîler ise Allah’ın zaten kullarının amellerini en ayrıntısına kadar bildiğini belirterek âhirete dair bu inançları redde gitmiştir.

Hesap Kur’ân âyetleri ile apaçık bir şekilde sabit olduğundan olsa gerektir ki bazı Şiî ve Muʿtezilî kelâmcılarının ve Dehrîlerin haricinde

İslâm ulemasının tamamına yakını hesabın hak olduğuna kanaat getirerek, bunu imanın şartları arasında saymıştır. Bizim itikadımız böyledir.

İslâm âlimleri arasında mizanın gerçekleşeceği hususu üzerine ittifak edilen bir konudur. Bizim itikadımız böyledir.

Muʿtezile ise iyiliklerin kötülüklerden fazla olması durumunda kötülükleri boşa çıkaracağını; kötülüklerin de iyiliklerden fazla olması durumunda iyilikleri boşa çıkaracağını öne sürmüştür. Dehriyye Kıyâmet ve âhiret hayatına inanmadığı için amel defteri ve hesabı inkâr ettiği gibi mizanı da inkâra gitmiştir. Cehmiyye de tıpkı Dehriyye mizanı inkâra gidenler arasında yer almıştır. Yanlış itikattır.

Sırat Köprüsü ve Cennet-Cehennem

Sırat köprüsünün, cennet ile cehennemin hak olduğu hususudur. Ayrıca cennet ve cehennem mahlûk yaratılmış olup fâni olmayıp ebedidir. Bizim itikadımız böyledir.

Sırat, Kur’ân’da zımnî olarak değinilen ancak hadislerde açıkça bahsedilen, âhirette cehennem üzerine kurulacak olan köprüdür. Ehl-i sünnet ulemasının büyük çoğunluğu bu hususun iman edilmesi gereken Gaybi meselelerden biri olduğunu ve nakledilen hadislerin buna iman etmeye yeterli olduğunu söyler. Bizim itikadımız böyledir.

Cennet ile cehennem

Cennet ve cehennem Ehl-i sünnet ulemasının benimsediği görüş olup cennetin yaratılmış olduğu ve hâl-i hazırda var olduğudur. Bizim itikadımız böyledir.

Hâricîlerin bir kısmı, Dırâriyye, Cehmiyye ve Muʿtezile cennet ile cehennemin hâl-i hazırda var olmadığını ve kıyametten sonra yaratılacağını öne sürmüşlerdir. Bunlara göre şayet cennet ve cehennem yaratılmış olsaydı, kıyamete değin boşuna yaratılmış olacaklardı. Dolayısıyla bu ikisinin hal-i hazırda yaratılmış ve var olduğunu iddia etmek, abes ve boş bir işi Allah’a nispet etmeye eşdeğerdir. Yanlış itikattır.

Cennet ile cehennemin fâni olup olmamasına gelince, Cehmiyye’nin haricinde İslâm ulemasının neredeyse tamamı, cennette nimetlerin cehennemde ise azabın ebedî olarak devam edeceği görüşünü benimsemiştir. Bizim itikadımız böyledir.

 Cehm b. Safvân ise cennet ile cehennemin fâni olduğunu ve cennetliklerin cennette, cehennemliklerin de cennette uzun bir müddet kaldıktan sonra içindeki bütün varlıklarla birlikte yok olacağını, çünkü hiçbir hareketin ebedî ve ezelî olamayacağını; sadece Allah’ın ezelî, ebedî ve bâkî olduğunu öne sürmüştür.

 Yine Cehmiyye’nin Fâniye adlı alt fırkası da cennet ile cehennemin fani olduğunu belirterek, bunların baki olduğuna inanılmasının müminleri şirke götüreceğini, zira bakî olan yalnızca Allah’ın bâkî olduğunu öne sürmüştür. Yanlış itikattır.

Çocukların Ahiretteki Durumu

Müminlerin çocuklarının cennetlik olduğunun; müşriklerin çocukları hakkında ise varid olan haberlerin ihtilaflı olduğunun bilinmesi gerektiğini Ehl-i Sünnet’in bir alâmeti olarak saymaktadır. Bizim itikadımız böyledir.

Buluğ çağına erişmeden ölen Müslüman çocukların ahiretteki durumu hakkındaki görüşleri iki grupta toplamak mümkündür. Ehl-i sünnet âlimlerinin tamamına yakını çeşitli âyet ve hadislere dayanmak suretiyle bu kategoride olan çocukların öldüğünde cennetlik olduklarını öne sürmüşlerdir. İkinci görüş ise Hammâd b. Zeyd ve İshak b. Râhûye gibi bazı ilk asır ulemanın ve Cebriyye’nin görüşü olup buna göre müminlerin çocuklarının âhiretteki durumları hakkında herhangi bir hüküm vermeksizin Allaha havale etmek en doğrusudur. Kâfirlerin çocukları hakkında ortaya atılan görüşler ise dört kısımda ele alınmaktadır. Birinci kısım onların cennetlik olduğunu ileri sürenlerin teşkil ettiği grup olup Ehl-i sünnet ulemâsı başta olmak üzere ulemanın kahir ekseriyetinin benimsediği görüştür. Kâfir olan çocuklarda cennete girecek diyen bir ehlisünnet görüşü vardır. Bazı ehlisünnet uleması meseleyi Allah’ın hükmüne havale etmiştir. Bizim itikadımız böyledir.

İbrahim YERLİKAYA

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir