Kitaplara İman – Resul ve Nebi

Kitaplara İman – Resul ve Nebi

Kitaplara imandan maksat, kitapların varlığına ve Allah Teâlâ’nın kelâmı

olduklarına kesin bir şekilde inanmaktır. Peygamberlere indirilmiş kitapları tamamı yüz dört kitaptr.

 Bunlardan;

* Âdem (Aleyhisselâm)a 20 sahife,

* Şît (Aleyhisselâm)a 50 sahife.

* idrîs (Aleyhisselâm)a 30 sahife,

* İbrâhim (Aleyhisselâm)a 10 sahife.

* Mûsâ (Aleyhisselâm)a Tevrat

* Dâvûd (Aleyhisselâm)a Zebûr,

* Îsâ (Aleyhisselâm)a incil,

* Muhammed (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)e Kurân-ı Kerim indirilmiştir.

Resûl, kendisine şeriat ve kitap verilendir. Buna göre resûl nebi’den daha has(dar) mânalıdır. Âlimlerden bazılarına göre resûl ve nebi kelimeleri eş anlamlı kelimelerdendir. Kendisine kitap indirilmiş olsun ya da olmasın her bir peygamber mutlaka ve mutlaka nebîdir.

Müsâyere kitabında Kemâl ibn Hümâm (v. h. 861) şöyle demiştir: Resûl bu manasıyla aynı zamanda nebîdir. Zira nebî, tebliğ etmekle emredilsin ya da emredilmesin kendisine Allah Teâlâ tarafından vahyedilen kimsedir. Diğer bir görüșe göre Allah Teâlâ tarafından vahyedilenler tebliğ etmekle emredilen kimse hem resûl hem de nebidir.

Sahih görüşlere göre resûl olmanın Şartı erkek olmaktır. Buna göre kadından resûl olmasa da nebi olmaları mümkündür, diyenler olmuştur. Meryem validemiz onlara göre kadın olan nebilerdendir.Resûl olmamasının sebebini, tebliğ için erkeklerin arasına karışmalarının caiz olmamasına bağlamışlardır. Zira kadınlar uI uygun olan erkeklerden sakınmak ve mümkün olduğunca evlerinden çıkmamaktır.

Peygamberde aranan bazı şartlar vardır. Bunlar o kişi henüz peygamber olmadan önce kendisinde bulunmaldır. 

Bu şartlar şunlardır:

1-) Erkek olmak.

2-)  Akıl, ahlak ve zekâ bakımından zamanının en üstünü olmak. Bundan maksat peygamber olmayan diğer insanlardan üstün olmaktır. Yoksa aynı zamanda iki peygamber olması halinde şüphesiz biri diğerinden daha üstün olabilir.

3-) Nesep bakımından temiz soydan gelmek

4-) Katı kalpli olmamak

5-) Cüzzam, sedef gibi insanların yargıladıkları zâhirî hastalıklara mübtela olmamak.Eyyüb (Aleyhisselâm)’ın hastalığının peygamberlikten sonra olması şartın bulunmadığı anlamına gelmemektedir.

6-) Yol üstünde yemek gibi adaba aykırı işleri yapmamak. Bu gibi işler örf algısına göre değișebileceğinden, burada kastedilen örfte çirkin görünüp şeriatın hakkında beyanda bulunmadığı, haysiyeti zedeleyen düşük işlerdir, denilmiştir.

7-)  İnsanlar arasında boş karşılanmayan meslekleri yapmamak.

8 – )  Peygamberlikten önce bile bir an dahi kâfr olmaması.

9-) Küçük veya büyük günah işlememek. Buna ismet sıfatı denir. İsmet kişinin kudretini daimî olarak itaate sevk etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın O kul için masiyet yaratmasıdır.Şüphesiz ki bu sfat, peygamberlerden başkasında bulunmaz.

Bazılarına göre küçük günah işlemek peygamberliğine zarar vermez. Zira derhal tövbe eder ve bir daha da tekrarlamaz.

Peygamberlerin sıdkı’nın delili mûcize göstermeleridir. Bunun yanı sıra üstün Ahlakları da onların Allah’ın seçkin kulları olduklarının göstergelerindendir.

Bu iki özellik onlara saygı duyulmasını ve onlardan nefret edilmeyi uzaklaştıran sebeplerin başında gelir. Ehl-i sünnet ve’l Cemaatten bazı alimler peygambelerin bir hata yapmadıklarını söylemişlerse de en sahih görüşe göre hata yapabilirler.

Peygamberimiz sav : “Ben bir insanım; sizin unuttuğunuz gibi ben de unutabilirim.Unuttuğumda bana hatırlatın.” [Ebu Davud, Salat, 1020] buyurmuştur. Ancak hiçbir peygamber tebliğe dair işlerde  hiçbir şeyi unutmaz ve hata yapmaz. Aksi takdirde din eksik veya yanlış aktarılmış olur.

Ebû Bekir Bâkıllâni şöyle der: “Daha Önceki şeriatları bilmeyebilir, gönderildiği insanların tamamının konuştuğu dilleri bilmesi gerekmez, yeryüzündeki tüm sanatları bilmesi gerekmez” Gaybdan Allah Teâlânın bildirdiği kadarını bilirler. Hanefii meşâyhı peygamberin tüm gaybı bildiğine itikat eden kimsenin küfrü ile hüküm etmişlerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur.

قُلْ لَا يَعْلَمُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُؕ وَمَا يَشْعُرُونَ اَيَّانَ يُبْعَثُونَ

De ki: “Allah’tan başka göklerde olsun yerde olsun hiç kimse gaybı bilemez.” Onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. (Neml 65)

El-Fıkhü’l-Ekber Şerhi Ebü’l-Müntehâ Tercümesi

Ahmed V. Demir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir