TERS LALE

TERS LALE

Dünyanın en büyülü ve gizemli çiçeklerinden biri olan ters lale, doğanın müthiş bir sanat eseri olarak adlandırılmaktadır. Muhteşem güzelliği ve benzersiz fiziksel özellikleriyle, insanoğlunun hayranlıkla baktığı, ancak aynı zamanda merak uyandıran bir bitkidir. Ters lale, sıradan bir çiçekten çok daha fazlasını temsil eder; efsanevi ve sembolik anlamları yüzyıllar boyunca insanların dikkatini çekmiş ve birçok kültürde izler bırakmıştır. Eski kültürlerde, bu sihirli çiçek, aşkın, hüznün ve güzelliği olarak kabul edilmiştir. Birçok Asya ülkesinde, özellikle Çin ve Japonya’da, ters lale, kadınlığın, inceliğin ve güzelliğin sembolü olarak kabul edilir. Çin geleneğinde, bu çiçeğin doğada nadir bulunması ona kıymetli bir değer kazandırırken, Japon kültüründe de içsel gücü ve zarafeti simgeler. Orta Doğu’da ise ters lale, yeniden doğuşun ve büyümenin temsilcisi olarak görülür. 

Ters Lâle islam dünyasında Kerbelayı’ Hz. Hüseyin’in, Hz. Hasan’ın şehadetini simgeler. O hüzünle boynu bükülmüş, rengi Hz. Hüseyin efendimizin kanına bulanmıştır. Nadir türlerden biri, ve ulaşmasının zor olması da efsanevi durumunu güçlendirmiştir. Fakat bunların yanında özellikle bu toplumda daha yakın zamana ait bir karşılığı vardır. Ters Lale, Selimiye Camii’nin müezzin mahfilini ayakta tutan mermer direklerden biri üzerine kazınmış serçe büyüklüğünde bir lale motifidir. Bu ters lale günümüzde o kadar meşhur olmuştur ki, camiye gelenler, dünyada eşsiz eserdeki ihtişamı görmüyorlar, hemen ters laleyi aramaya başlıyorlar. Yani çok ilginçtir, ters lale, Selimiye’nin ihtişamını gölgede bırakıyor.

Hikâyesine gelecek olursak sanat tarihçisi Talha Uğurluel’in anlatımıyla Mimar Sinan bu eser yapılırken 84 yaşındaydı. Torunları vardı. Torunu Fatma’yı çok seviyordu. Onu uzun sürecek bu inşaatta yanına Edirne’ye getirmişti. Ama 8-10 yaşlarındaki Fatma, Edirne’de rahatsızlandı. Sonrasında vefat etti. Mimar Sinan çok sevdiği torunu için ‘baldaken’ formda bir türbe yaptı ona. Türbesinin üzerine mermer bir sanduka koydurttu. Onun da üzerine boynu bükük bir lale işletti.

 Çok üzülmüştü. Onun öğrencilerinden, çıraklarından bir tanesi ustasının o üzüntüsünü sandukanın ayaklarından bir tanesine boynu bükük ters bir lale olarak işletti. Burada da göreceğimiz gibi ters lale hüznün, sevginin, aşkın simgesi olmaya devam ediyor.

Melike DEMİR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir