İçsel Yolculuk.
Bencil olmak ve kendini sevmek ve egoları tatmin hayatta en nefret
ettiğim ve haz almadığım tek konu olmuştur hayatımda ben kendimle
mücadelemde egomu çoğu zamanda al aşağı etmişimdir.
İç olgunluğa erişememek kadar ve içsel yolculuk gerçekleştirememek
kadar acı bir şey yok bence kendini tanımak karekteristik özelliklerimizin farkında olmak demek değildir. Hırçın ve acımasızca kendimizle mücadelemizde kötü yönlerimizi törpülemezsek meleklerden daha üstün nasıl olabiliriz ki ? Ne kadar kendinizle başbaşa kaldığınızda ruh, kalp, beden, zihin ve diğer bize bahşedilen letaiflerimizi canlı ve diri tutarak ruhumuzu özgür kılabildik ki hep narsistçe kendimizi sevdik nerede erdemi aradık ki ?
Hakikat ne zaman bineğimiz oldu. Hikmet nerde ruhumuzu besledi de
bizi ötelere uçurdu ne zaman zümrüdü ankaları arayacağız ki
İnsanın bu kadar zalim olması kadar kötü bir şey var mıdır ? hayatta.
Nefsimize nasıl zulüm ettik bilen var mı? Nerede hakikatlar heyhat
sığ yaşadığımız dünyalarda nerede kendimizi bulacağız da kaf dağının
ardına yolculuk yapacağız nerede can gözünü açmak nerede basiret
kayıp dünyalarda dolaşalım dolap beygirleri gibi
Sinelerimizdeki sakladıklarımız bilinmez mi ? sanırsınız.
Gecenin karanlığında karıncanın ayak seslerini duyan içinizdeki kopan
Fırtınaları bilmez mi? nişanınızı, nişanlınızı, nişangâhınızı yitirimişsiniz.
Kuru kalabalıklar, saman çöpü, rüzgarda havalanır; yel vurur, sel vurur
aklınızın kuytuları sarmalanır, hicranı dillendirir şarkılar….
Yürek seferleri yok mudur? fani olanların. Karanlık gecelerin,
puslu ,sisli derin sessizliğinde, çığlıklar kurşun gibi delmez mi ? yüreklerinizi, illa ki sarsılmalı mı? insan zelzelelerle.
Her an haykırırken bana ,sana, o fanilik .
Bu kadar kendini sevmek niye? ebed yolculuğunda, beyazlar sarmışken
kefen gibi hayatınızı, yaşayan ölüler için ölmek neyi ifade eder ki.
Malumu ilan işte. Her gün dökülen, kuruyan yapraklar tokat gibi patlarken hangi ter-ü taze kalmış ki hayatta, boşverin bunları demek bile binlerce kez ölmek bana…. terelleli, terane işte 🙂
hayatımızın çalar saatidir salalar, duyulan sadalar kulakları tırmalar
sırada kim var ? ömürün kapısı çalınıyor azizim kapıda azrail var
toprak ki kır testiden can suyu aksın
haşince davran sabanla buğday kıpırdansın
at ki binlerce derdi derman harmanlansın.
esma fısıldansın, tecelli sırlansın
esrar, sır, sırrül sır, sırla letaifler aynalansın
ahfa, hafi, nefs-i natıka sultanlansın
gönül gözün sidrede nefsin miraçlansın
beyhude sanmaktasın benim gözüm var
bilmiyorsan bunları görmeyen gözün çıksın.
Selam ve dua ile
İbrahim YERLİKAYA