Anlatmak
İnsan sarrafları olanlar mücevherleri daha görür görmez tanırlar. Onlardan ne olacağını da istidatlarından hangisi ile gelişip parlayacaklarını da
Bazıları hayatlarında aşmaları gereken yerlerde kolaycılığa kaçıp engellerin üstesinden gelmek için üstünden atlayacaklarına etrafını dolaşarak o engeli aştıklarını sanırlar, ama yanılırlar. Çünkü bu engeli böyle aşsalarda hayat parkurunda aynı engel farklı şekilde kamufle edilerek dervişin salikin,insanın karşısına çıkar. İçgüdüsel olarak geçmişte yaşadıkları bu engeller ve gelecekte önüne çıkacak engelde yine aynı yolu tercih ederek yine bu hataların tekrarını gerçekleştirirler.
Oysa ki ilk engelde üstünden üstesinden gelip aşmadıkları için orada elde etmeleri gereken tecrübenin pratiklerini yapmadıklarından, ne elde edeceklerini bilmediklerinden zayi olurlar. Her öğretimin öğretinin zorlukları vardır.Hepsinde hedeflenen kendi iç dünyalarındaki engellerle mücadele edip karşılarına çıkan, maddi, manevi engellerde geçmişte yaşanmış olanların gelecekte tekrar tezahür ederek cismani hale bürünerek karşısına tekrar çıkmasındandır. Dervişin, insanın önüne çıkan engeller, tasavvuf öğretisinin aslında bütün öğretilerle aynı olan yönü de tam da işte budur.
İçsel yolculuklar aslında, dışarıda cereyan edip ortaya çıkan, birbirine paralel hatta aynı engellere karşı içsel yolculuklarda deneyimlerin irfana dönüşen boyutu ile bu engellerin aşılmasıdır.Gerçeğin bu olduğunu bilen üstadlarda bunu görerek sizi sürekli eğitir ve idmana tabi tutarlar. Hakikaten bu engeller karşınızda sizin hayatınızı etkileyecek ve yaşamınızı değiştirmenize müsaade etmeyecek her şeye sebeb olacak kilometre taşlarıdır. İrfana dönüşmemiş birikim ham ve içselleştirilmemiş her bir engel ve zorluklarda, fiili yapılması gereken şey yani engeli aşmanın tek çaresinin onun etrafından değil tırmanarak, ter dökerek, zorlanarak bu engellerden içsel kazanımlar Maddi ve manevi kazançlar elde edilerek başarılması, kolaya kaçılmadan mücadele ederek aşılamayan, yapılmayan her şeyin yapılmasına sizi motive etmeye çalışmalarıdır. Pek tabi ki üstadlarda aynı eğitime tabi tutulduklarından sizden de bunu beklemeleri gayet normaldir. BU engelleri sizin aşmanız gerekir. Üstad sizin hesabınıza bunu yapamaz. Bu yaratılışın hilkatın zıttınadır. Olmaz olamaz. Bu meselede üstadlarda sorumlu tutulamaz onların vazifesi sizi eğitmek yol göstermektir. Onların sizin yapmanız gerekenleri yapmaları değil durum böyle ise üstadların eğitiminde her bir hamle ve öğreti daha sonraki engelde de uygulanacağından sizin deneyimlemediğiniz o engeldeki yapmanız gerekenleri bilmediğinizden ve öğrenmediğiniz ve tecrübe etmediğiniz için başarılamaz engel aşılamaz. Gelişim gösterilmemiş bir savaşın mağlubiyete dönüşümesi hali de derviş için kaçınılmaz olur. Saliklerde dervişlerde kısaca biz insanlarda yaşanılan sıklıkla görünen de budur.içsel yolculuklarda bu sorunu dışarıda aramak üstad da aramak kendini eleştirmemek bir diğer bir ifade ile kendi nefsini benliğini levm etmeyip kınamamak ve kendi benliğini TEMİZE çıkarmaktır. Ve kişinin kendince bunlara makul sebebler bulması aklileştirmesi kalbileştirmesi ve hasbileştirmemesi kendi ile hasbihal etmemesindendir. Çünkü insan her şeyi kendine göre makulleştirir. Sebeb ve sonuç ilişkisi içinde sonuçlar ne kadar ağır olsa da aslında bu geliştirilen savunma direnç ve refleks ne kadar saliği dervişi rahatlasa da insanın ruhunu rahatsız eder. Çünkü ruh kalb ve vicdan dediğimiz şey içinde bir huzursuzluğu daima oluşturur. Hatta içten içe kavurur.Sonra bu haller YANİ nefs günümüz tabiri ile ego daima makulleştirdiğinden vicdanı kalbi aklı ve ruhu susturur.
Hâlbuki bu yaptığınız sizin kendinize yaptığınız en büyük zalimliktir. Alçaklıktır. Birde buna idraksizlik kabul edemeyiş ve hazımsızlık sizi kendinizden kendinizle yüzleşmekten uzaklaştırıp kaçırıyorsa daha büyük sorunları beraberinde getirir. Bütün yaşantınızı herşeyi ipotek altına aldırır özgürleşmez nefsinizin egonuzun esiri olmaya ve kalmaya devam edersiniz aslında sorunun kökeninde deneyimlemeyip kaçtığınız makulleştirdiğiniz etrafından dolaşıp kolaya kaçtığınız engelin ayağınıza dolaşması tekrar önünüze farklı bir tezahürle ve farklı bir yüz makyaj kamufle ile çıkmasından başka bir şey değildir.
Sorunu tesbitten sonra çözüm olarak söylenebilecek tek şey etrafından dolaştığınız o engelin üstünden aşmak atlamak ve orada elde edeceğiniz deneyimi elde etmektir.
İNSAN KENDİNİ NEREDE KAYBETTİ İSE ORADA KENDİNİ BULUR.
Ey salik nefsinin makulleştirdiği her bahanenin ardına gizlenme….
Nefsini beri kılıp kendini temize çıkarma……
Kusuru kendinde ara.
Şu kainatta mevcudat aynasına bak. O, mevcudat aynasında kendini gör.
Ayna kişiye karşısına geçen kimseden seni sana gösterir. Başkasını göstermez.Aynayı suçlamaktan vazgeç. Aynayı sırlayan haktır.
Ayna da gördüğün suret sensin
GAYRI DEĞİL.
İnsana sayinden başkası yoktur.
Allah emaneti dağlara sair mahlûkata arz etti. insan arizi olarak nefs sahibi olduğundan akıl şuur ve ruh sahibi olduğundan ilahi nefese muhatab olduğundan ve nefs zalim olduğundan kimsenin yüklenmediği yükü aldı yüklendi şüphesiz ki, insan zalim ve cehuldür.
Şu da bilinsin ve not olarak kayıt düşelim ki mümin müminin aynasıdır. Hadisini tefekkür et.
Aynayı kırma…
Ayna seni sana gösterdi diye
Sen başka bir şeymisin ki onu sana göstermesini istersin.
Beni çirkin gösterdi demeye hakkın mı var.
Sen ne isen onu göstermesi için
Vazifelendirilmiş olanı kırarsın
Suçu onda ararsın. Amak-ı hayaldeki Aynalı babanın sırrı yüce olsun. Ellerinde ayna tutup
Aynaya bak diyen ve eğittikleri
Kimselere ayna teslim eden üstadlara da selam olsun
Son sözümüz de geceye not
AYNAYA DOĞRU BAK……..
İbrahim YERLİKAYA (Şavki)