Vâkıât Şerhi – Seccade, Tevhid ve Hacı Bayram Veli
Ve yine Hazret-i Şeyh buyurmuşlar ki: Seccade de bir hâlet vardır. Üstünde oturan (bulur) Ondan gayrı yerde ol hâlet bulunmaz. İrşâd da öyledir. Allah Teâlâ kulunu te’yîd eder.
Ve yine Hazreti Şeyh buyurmuşlar ki, seccade de postun bir sırrı, posta oturmanın seccadeye oturmanın bir sırrı vardır. O, halet sadece seccadeye sahip olmaya has bir sırdır. Ancak üstünde oturan o sırra erer ve bulur. Oturulan seccadenin postun 4 ayağına mukabil 4 hakikate işaret bulunur. Şeriat, tarikat, hakikat marifet, makamlarına remz vardır. Ayrı bir bahis mevzudur. Seccadenin sırrı, veyahut postun sırrı, seccade posttaki sır, ondan gayrı yerde o halet bulunmaz. İrşad dahi öyledir. Allah Teala kulunu teyit eder.
Ve yine Hazret-i Şeyh ve buyurdular ki: İrşâd ve va‘az ilm-i zâhir ile mümkün değildir. Lâyık oldur ki tevhîde iştigāl oluna. Hâzirînin hâline münâsip olan, kalbe tulu‘ ede. İmdi, sen bu uslûb üzere eyle.
Ve yine Hazreti Şeyh buyurdular ki, irşad ve vaaz ilmi zahir ile yani fıkıh, tefsir, hadis gibi ilimlerle meydana gelmez. Mümkün değildir. Layık olan tevhid ile meşgul olup kalb ilimlerine yani sadr ilmine erişmektir. Kitaptaki satırı okumakla ele geçmez. Bu işte gönlü ve hali hazır kılmak, mana ilimlerini tahsil için bir pirin dergâhında o ilme hazır olmaktır. Bu ilmi tahsil edecek kişinin hali, hem şeyhin hemde onu tahsil için gelen hazır olan talibin kalbinde doğa. Sen dahi gönlünü hazır kıl, bir büyüğün yanında kademi sabit kıl. İmdi sen bu uslub üzere gönlünü yuğu ver.
Her kişiye fâide taayyünü ehlindendir
Ve buyurdular ki: Şunlar ki bir Nebî’nin ümmeti oldular yâhûd bir şeyhe mürîd oldular ol tâife ol şeyhin taayyünü ehlidir. Bir köyde birkaç Nebî olurdu. Birinin ümmeti birine ümmet olmazdı. Her kişiye fâide taayyünü ehlindendir. Sâhib-i Muhamediyye, Hacı Bayrâm’a buğz ederdi. Bir gün meclis-i va‘zına hâzır olunca muhabbet etti. Ol gece, Hacı Bayram nûrdan zincîr ile (onu cezb eyledi) ba‘dehû tertîb eyledi. İlimde kâmil idi. Şeyhin himmetine rast geldi. Ve buyurdular ki: Şu hâl, tarîk-i ricâlde olanındır. Ammâ ehl-i fenâ, tâlibi cezbe ile götürmezler. İhtiyârıyla hazzı olan, onlara gelir.
Ve buyurdular ki, şunlar ki bir nebinin ümmeti oldular, yahud bir şeyhe mürîd olup ikrar verip bende oldular,o şeyhe bende olacaklar için o şeyhe nasip oldukları zahir olmuş açığa çıkmıştır. Şeyh müride mürîd dahi şeyhte görünüp ayna olmuştur. Peygamberlere ümmet olanlar ile şeyhe bende olanlar arasında bir fark yoktur. Zira devrimizde peygamberimizin ümmeti şeyhlerin mürîdleridir. onun yolunu sürdüren şeyhe kapılanmak peygamberin izinden gidip, şeyhe vaki olmaktır
Eğer peygamber aslında olsalardı ona rücü edecekler, yahud onun seçkin ashabına o olmasa yani nebiyyi zişan olmasa onun ashabına bende olacaklardı. Zira bilinen bir hakikattir. Peygamberin ashabı o ashaba tabi olanlar, ashaba tabi olanlara, tabi olanlar selef sonra salihler, böyle zincir şeyhlerimize kadar gelmekle bu silsile zincir devam etmektedir. Elan günümüz dahi öyledir. Bir beldede birden çok peygamber olduğu gibi devrimizde geçmişte olduğu gibi pek çok kamil şeyh vardır. Bir peygambere ümmet olan başka bir peygambere ümmet olamadığı gibi, bir şeyhe derviş olan aynı dönem ve devirde bulunan başka bir şeyhe bende olamaz. Belki teberrük bereketlenme cihetinden dua talebinde bulunabilir. Her kişiye faide kendi İrşad ve nasibi olan şeyhindendir.
Sahibi muhammediye Hazret burada Hacı Bayram’ın yetiştirdiği Akşemseddin hazretlerine sahibi muhammediyye diyor. Zerafet ve letafetinden bilindiği üzere Akşemseddin kendine mürşid bulmak için yola düştüğünde Hacı Bayram hazretleri kendisinin kulağına çalınmış, lakin Hazreti Akşemseddin, Hacı Bayram Veli hakkında söylenen olumsuz sözleri tahkik etmeden, mürşidi olacak Hacı Bayrama kalben buğz etmişti. Ona uğramadan kirman bölgesinde duyulan, Şeyh sucaeddin kirmani’ye bende olmak niyetinde idi.Bir rivayete göre kendi devrindeki Kirmani veli diye adı geçen bir büyüğe varmak için yola düştü.
Yolu Hacı Bayram Veli’ye düştü. Sohbetine dahil oldu, lakin kalbinde şüphe hasıl olanda kalbinin bir tarafı da ona meyl etti. Kani olmadı, Kirmanı Veli’ye vasıl olmak için yola tekrar revan olan da, epey yol alıp gece uykuya vardıkta, nurdan bir zincirin boynuna kement gibi atıldığını, bu zinciri çekenin Hacı Bayram Veli hazretleri olduğunu rüya aleminde müşahade etti.
Hacı Bayram Veli onu cezb edip kendine çekti. Bundan sonra Akşemseddin soluğu Hacı Bayram Veli hazretlerinin huzurunda aldı. Hacı Bayram Veli hazretleri Akşeyhi tertip eylemiş oldu. Akşeyh ilimde kamil bir kimse idi. Ne büyük bir nasipdir ki, Hacı Bayram Veli’nin himmetine rast geldi. Erenler himmeti ödünç vermezler, verdiler mi, geride almazlar.