TÜRK İSLAM TARİHİ AÇISINDAN HORASAN ERENLERİ
Türk-İslâm Tarihi Açısından Horasan Erenlerin İslâm felsefesinde Türk düşüncesinin sözlü geleneği ‘‘Horasan Erenleri’ ile söz konusu edilir Yani, Türk düşüncesinin bu geleneği “sözlü bilgiyi ifade ve temsil eder. Sözlü bilgiyi öğrenme ise çıraklıktan, yani müridlikten geçer. Yöntemi ise; dinleme, dinleneni tekrarlama, hamlıktan pişmeye ve yanmaya erişme, olgunlaşma, atasözlerine ve bunları yeniden tertiplemeye hâkim olma veya kalıplaşmış deyişlerle özgün deyişler oluşturma ve sonuçta ortak geçmişe tek vücut olarak yeniden bakıp kalabilmektir.
“Horasan Erenleri’ tabiri Ahmed-i Yesevî bağlıları için kullanılır. Onların sayısı hakkında muhtelif rivayetler vardır. Bir rivayete göre 99.000, bir diğer rivayete göre ise 12.000 talebesi vardır. Başka bir rivayete göre ise bağlılarının 12.000’i Yesevî’nin yaşadığı muhitte, 99.000’i ise uzak ülkelerdedir. Bunlara ilave olarak “Horasan Erenleri” XIII. yüzyıl Anadolu Selçukluları devrinde kendisinden en çok söz edilen topluluktur. Tarihçilerin en çok söz ettiği yönleri ise onların “ Velâyet-meâb, keramet-iktisâb” yani “kâmil’ birer insan/ mürebbî olmalarıdır. Onlardan Anadolu’ya gelenler arasında adı geçenler ise Niyâzabad’da Avşar Baba, Merzifon’da Pır Dede, Karadeniz-Batova’da Ak-yazılı, Filibe yolu üzerinde Adatepe’de Kıdemli Baba Sultan, Bursa’da Geyikli Baba, Abdal Musa, Unkapanı’nda Horaz Dede,/1203-4’de Anadolu’ya gelen Bozok sancağı civarında Osman Dede tekkesini yaptıran Emir Çin
Osman, Zile’de Şeyh Nusret, Tokat’ta Gajgaj Dede, Sulucakarahöyük te Hacı Bektâş-ı Velî, Konya’da Mevlânâ, İstanbul’da Karaca Ahmet, Bigadiç’te Barak Emre, Karaman’da Yunus Emre, Kayseri’de Ahî Evren Dede, Kırım ve Balkanlarda Sarı Saltık ve daha niceleri dir. Hacım Sultan Velâyetnâmesîne göre Hacı Bektâş da bir Horasan Ereni, yani Yesevî bağlısıdır. Hacı Bektaş Velâyetnâmesine ve Künhü’l Ahbara göre ikisi arasındaki halka ise Ahmed-i Yesevî’ nin halifelerinden “Lokmân-ı Perende”dir.
Bu veriler ışığında yolumuza devam edersek, Anadolu’ya intikal eden Horasan Erenleri nin, vesikalara ve menkıbelere göre ise şu özellikleri göze çarpmaktadır.
1. Perendelilik Perende “uçan” demektir. Perendelik, zahir ve bâtın ilminde derinleşmek ve neticede bazı doğal olaylarda “tasarruf sahibi olmak, keramet göstermek anlamına da gelir.
2. AIp-Gazî: Bu erenlerin, tac, kılıç, tuğ ve âlemleri vardır. Onlar savaşlara da katılırlar. Futuhât ehlidirler ve bahadır huyludurlar.
3. Şahin-Doğan: Şahin, doğan, güvercin, aslan, kartal vb. hayvanların formuna kıyafetine girebilirler, Gazi-alplere yardıma giderler ve belde halkını Islâm ederler. Başka deyişle “ Tay-i Mekân”dırlar ve Islâm’ın tebliğcisi ve de öğreticisidirler.
4. Mürebbîlilik Onlar “öğretme” konusunda görevlidirler. Görevli olduklarına dair “ Tac, Hırka, Sofra ve Seccade”den oluşan “kutsal emanetler”ede sahiptirler.İşte bu özellikleri itibari ile Anadolu’nun ve Balkanların genelinin Türkleşmesinde ve İslâmlaşmasında; Orta Asya’dan Türkmen boylarıyla birlikte gelmiş olan Horasânî-Melâmetî dervişler temel rol oynamışlardır. “Horasan Erenleri”, “Rûm Erenleri” ve “Anadolu Erenleri” denen bu dervişler Türkmenler arasındaki İslâmlaştırma çalışmalarını zaten Orta Asyadayken de
yaşamaktaydılar. Bu erenlerin çoğu dergâh sahibiydiler ve bu dergâhlar da bir bakıma sivil toplum kuruluşları gibi bir tür örgütlenme merkezleriydi.
İbrahim YERLİKAYA