Vuslat

Vuslat

“Allah seni kendisine ulaştırmak isterse kendi vasfı ile seni örter, kendi sıfatı ile seni kapatır. Yani vuslat senden olanla değil, O’ndan sana olanla gerçekleşebilir. Kederlerin asıl sebebi seni dünyadan vazgeçirmek, dünyanın senin gözünden düşmesini sağlamak ve ondan yüz çevirmenin istenmesidir.”

Hüzün Yılı

Bu cümleler adeta hüzün yılı olarak adlandırılan, Peygamber Efendimizin üst üste kederler yaşadığı bu sürecin, vuslata nasıl zemin hazırladığını anlatıyor. Efendimizin yüzü elbette dünyaya dönük değildi ancak Allah, Habîbim dediği biricik kuluna kavuşmak için bu olayların vukû’unu uygun görmüştü. İlk olarak iki oğlunun, ardından amcası Ebû Tâlib’in ve çok sevdiği eşi Hz. Hatice’nin Hakk’a yürümesi ile aynı Hz. Meryem’de olduğu gibi, Allah Efendimizi kendine adım adım yaklaştırdı. Peygamber Efendimizin bu süreçte yaşadığı üzüntüsünün derinliğini “Ey dağ! Benim başıma gelen şey, senin başına gelseydi, dayanamaz yıkılırdın” şeklindeki ifadesinden anlıyoruz. Efendimiz yaşadığı bu kederlerden, yine kederi
verene sığındı. Tıpkı sahih hadis kaynaklarından nakille bize ulaşan “senden sana sığınırım” duasında olduğu gibi…

İşte böylesi bir sığınma ve yöneliş ile Efendimizin yaşadığı derin üzüntünün karşılığı olarak bir yükseliş meydana geldi. Ve bir gece Efendimizin Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da Allah’ın huzuruna varışı, yani miraç, yani vuslat gerçekleşti.

Gam Çarşafı

Her davranışı bize örnek olmak adına ve Allah’ın iradesi ile gerçekleşen Efendimizin bu tutumu, bizim de kendi vuslatımıza ermemiz için yapmamız gerekenin ne olduğu hususunda emsâldir. Bendenizin burada 250 kelime ile ifade etmeye çalıştığı konuyu Hz. Mevlânâ Dîvân-ı Kebîr’de bir kaç cümle ile şöyle özetlemiştir. “Mutlu olmanın sırrını peygamber efendimizden öğren de, Allah sana ne verirse ona razı ol! (…) Gam çarşafına bürünerek gelmiş olan o dilberin çarşafının ucundan sıkıca tut. Asla bırakma. Onun çarşafının kirliliğine bakma. O çarşafın içindeki dilber çok güzeldir.”

Allah’tan razı olanlardan olabilmek niyazı ile vesselam…