Affetmek ama nasıl?
“Sen Tanrı’sın affedersin, bağışlarsın kulum dersin” diyor acıların kadını Bergen, bir şarkısında. Peki ya biz ademoğulları ve kızları? Bir tasavvuf büyüğümüz, bir başkasını affetmeyen kişi her gün Allah’a “sende beni affetme” diye yalvarmış olur der hep. Bugüne kadar bu sözü bir kısas olarak algılardım. Netice de Allah’u Teâlâ Nur sûresinde “Onların kabahatlerine af ile ve safh ile mukabelede bulunsunlar. Ya sizler Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz?” buyuruyordu. Bir nevi kısasa kısas… Yani affederseniz, affedilirsiniz… İnsan sadece kendi hatalarından ötürü Allah’ın affına mazhar olmak için, başkalarını affetmek çabasına girebilir tabi ki… Ama o zaman Hz. Rabia’nın “Cennetine girmek için sana ibadet ediyorsam beni cennetine alma” sözünün neresinde kalmış oluruz?
Marifet Affedilmeyi Beklemeden Affetmek
Bu durumda marifet; affedilmeyi beklemeden affedebilmek değil midir? Hatta bir, O’ndan gelimde bulunarak “O affetmeyi sever, ben de O’nu severim. O halde bende affetmeyi severim” diyebilmek…
Ama kabul etmek gerekir ki hata görmeye devam ettiğimiz sürece, insanın bunu yapabilmesi son derece zordur. Ancak hata gören gözümüzü kapatabilir, Merkez Efendi gibi “Her şey merkezinde güzel” diyebilir ve Yûnus gibi yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevebilirsek bu mümkün olabilir. Ve böylece aşk, Maşuk’un affettiği her şeyi aşığa da affettirebilir.
Affetmezsek Ne Olur?
Peki, eğer affetmezsek ne olur? 2018 yılında yayınlanmış, Müslüm Gürses’in hayatını anlatan filmde bu sorunun cevabını bulmak mümkün. Aynı acı olayı yaşayan iki kardeşin hikâyesini izlediğimiz filmde birinin, affedebilmenin hafifliği ile “zor ama güzel” olarak tanımladığı bir hayat sürdüğünü, diğerinin ise hata edene duyduğu öfke ile hayatta her zaman silahların kendisine doğrulmasına sebep olduğunu görüyoruz. Bir bakıma, Peygamber Efendimizin “herkes cehenneme ateşini kendi götürür” manasında ki hadisinin tecelli edişine, kişinin kendi hayatını nasıl cehenneme çevirdiğine tanık oluyoruz.
Efendimiz yine bir hadisinde “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı” buyuruyor. Demek ki hepimiz hata işlemeye ve Allah’tan af dilemeye devam edeceğiz. Bu nedenle gelin kendinizi ve karşınızdakileri affedin. Hatta insanların hatalarına bir nilüfer bırakın ve sonra o nilüferleri takip edin. Böylece yolunuzun gül bahçesine çıktığını görebilirsiniz.