Başarının Sırrı Nedir

Başarının Sırrı Nedir

Başarının sırrı nedir? Eğer yüksek zihinsel zeka(İ Q) ise, neden pek çok zeki insan başarısız olabilir? Çok çalışmak, neden bazılarının tuttukları altın toprağa dönüşüyor?Elbette zihinsel zeka ve çok çalışmak, başarının vazgeçilmez faktörleri arasındadır. Ancak, ruhsal zekalarını kötü kullananlar, her defasında, çektiklerinin koptuğunu, ürettiklerinin çürüdüğünü, yaptıklarının yıkıldığını göreceklerdir.

Başaranlar, neyi nasıl yaptıklarını bize anlatabilirler. Dediklerini aynen yapmak, çoğu zaman bizi aynı başarıya götürmez; çünkü on­ların bize anlatamadıkları bir sırları vardır.Karşılaştırma: SQ, E Q ve IQinsana sunulan en kapsayıcı zeka, ruhsal zeka (SQ); sonra duygusal zeka(E Q) ve ardından zihinsel zeka(IQ) gelir.Üç temel zeka alanını, aralarındaki ilişki ekseninde görebilmeli­yiz. Aşağıdaki karşılaştırmalar, bu üç zekayı birbirinden yeterince net ayırabilmemizi sağlayacaktır:IQ ve E Q, sıra dışı olayları, “tesadüf, şans, kaza” kavramlarıyla açıklar; kendiliğinden oluşan düzensizlikler zanneder. Ruhsal zeka, bu tür olayları, Sınırsız Bilinçle planlanan, en dikkat edilmesi gere­ken ilahi kararlar arasında görür.İ Q ve E Q’ya göre, yaratıkların duygusal tutumları doğaldır; “iç­güdü” denilen, genetik, hormonal veya açıklanamaz sevk edişlere dayanır. Ruhsal zeka bunların, binlerce ruhsal ilham kanallarından olduğunu bilir; insanları, evreni sürükleyen ilham kanallarını duya­bilmenin yollarına yönlendirir.

Yüzleşme 

Zorluklarla yüzleştiğinizde, İ Q bileğinizin ve makinenizin gücüne; E Q bunların yanı sıra, duygusal cesaretinizin ve güveninizin gü­cüne; SQ ise, tüm bunlarla birlikte, evreni sürekli sürükleyen Sınır­sız Kudrete dayanacaktır.Bir sorundan kurtuluş yolu aradığınızda, İ Q yalnızca nesnel aklı­nızı çalıştırır; E Q duyguları da analize dahil eder; SQ ise Yaratıcı Kudretin gerekçesini de dikkate almanızı sağlar. İ Q imkansızlıkta takılır; SQ imkansızlıkla ilgilenmez.Mutluluk aradığınızda, İ Q şimdiki nesnelerden alacağınız cisimsel zevke odaklanır; E Q coşkuyu duygusal anlam ve derinlikte arar; SQ ise, mutluluğu, evren ötesi zamanla ve meleklerle yoğurarak an­lamIandırır. Mutluluk ölçekleri arasında 

uçurumlar oluşur.İ Q size “Ben ne istiyorum?” şeklinde soracak; E Q, “Biz ne istiyo­ruz?” diyecek; SQ  ise bunların yanında, Evrenin Yaratıcısını ve ruh­sal evreni dikkate alacaktır. IQ’ya göre mutluluk, zenginliktir, şöhrettir; müzik, eğlence… gi­bi “şimdiki anı dolduran” cisimsel zevklerdir. E Q’ya göre, duygusal anlamlardır; olayların zaman 

dışına taşan hissi boyutları dır. SQ’ya göre ise mutluluk, ister acılarda, isterse zevklerde, “coşturucu aydınlığa sürekli yol alıştır.” Ruhsal zekası güçlü ruh, zenginlikte ne kadar sevinçli ise, fakirlikte de o kadar mutludur. Ona göre, yaşa­mak, dünya cennetinde koşmaktır; ölmek ahiret cennetine uçmak­tır. İ Q ve E Q, bilincinize sonlu bir hedef koyar; hedefe vardığınızda yarış biter. SQ ise hedefe sonsuzluğu koyar. Varmayı değil, ilerle­meyi önemser. SQ nun hedeflediği başarı, tüm yolculuğun her nok­tasının tam arkasındadır. Yolculuğun neresinden öteki tarafa geçer­seniz geçin fark etmez. ister liseyi bitirmeden, isterse de cumhur­başkanı olduktan sonra…Kıyamet kopuyor olsa, İ Q sizi tepkisiz bırakır; E Q korkutur; SQ elinizdeki fidanı diktirmek için son saniyelerinizi yarıştırır.

Başarırsanız, İ Q’ya göre “Ben yaptım!” dersiniz; E Q’ya göre “Dostlarımızla yaptık!” diyeceksiniz. SQ ise size, “Sınırsız Sahibimiz bizimle aynı şeyi istedi ve istediğimizi yarattı” dedirtecektir.

Bir şeyi sevmek istediğinizde, İ Q, “Ben nasıl sevmek isterim?” dedirtecektir. E Q, 

“insanlar nasıl sevmemi isterler?” şeklinde sora­cak; SQ ise, “Hangi sevgi evrenselliğe uygundur?” şeklinde sorduracaktır.

İ Q’ya göre, gelecekte olacakları yalnızca tahmin edebilirsiniz; E Q’ya göre sezinlersiniz; SQ’ya göre güçlü sezinler veya görürsü­nüz. İ Q’ya göre yalnızca doğa yasalarına bağlısınız; SQ ise yerçeki­mine meydan okumanın kapısını açar.

İ Q’nun evreni, pozitif bilim tarafından çizilmiştir: Galaksiler, atom ve fiziksel enerji dışında bir varlığı tanımaz. Cin, melek, ruh, ahiret, ölümden sonra diriliş, evreni yaratan evren dışı bir kudret yoktur. inanılmaz, hissetmez, gördüğünü, tuttuğunu bilir. Velilerin mekanlarını aşısını, bedenlerin ateşlere dayanışını, telepatiyi, psi­kokineziyi… doğaüstü her şeyi reddeder; inkar eder. Açıklayama­dıklarını ya görmezden gelir; ya da gözüne sokulursa saldırganlaşır; sanrı, yanılgı, hayal, uydurma, tesadüf, içgüdü, metafizik gibi kav­ramların ardına sığınır.

Ölümlüsünüz ve ötesi yoktur. Dolaysıyla hayat sadece yaşadığı­nız anlarıyla anlamlıdır; sonrası yoktur. Emeğiniz ve sanatınız takdir edilmiyorsa, övülmüyorsa  el çalışmalarınız zenginlik ve refah üretmiyorsa anlamsızdır, değersizdir. 

Eğlenebildiğiniz kadar mutlusu­nuz. Hastalık, fakirlik, zorluk her zaman kötüdür. 

Ruhsal zekanın gözü ise evren ötesine açıktır ve çok geniş bir uf­ku kapsayabilir. insan potansiyelini sınırsızlığa açar: Sonsuzluk yol­cusu her zerre, çabasının karşılığını görecektir. Coşturucu takdir, bencil insanların değil, evrene hükmeden cömert Yaratıcının takdiridir. Son soluğa kadar sonsuzluk için eser üretmek gerekir. 

Sorun­lar ve zorluklar ruhu eğitmek ve öz kimliği yüceltmek için yaşan­maktadır .

Duygular, olaylardan değil, olaylara yüklediğimiz anlamlardan doğarlar. Olaylara, dayandığınız zekanın sağladığı bakış açısına göre anlam verirsiniz. Dünyanın en mutsuz insanı, her şeyi İ Q ekse­ninde gören, en mutlu insanı da her şeye SQ ekseninde bakandır.Üç temel zeka alanı arasındaki ayrımı görüyorsunuz. Her üç ze­kaya da ihtiyacımız var. Hayat bu üçü arasındaki ilişkiler yumağıyla şekillenir.

Ruhsal Zeka, Muhammed Bozdağ

İbrahim YERLİKAYA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir